1. Akdeniz Bölgesel Permakültür Buluşması’nda Mustafa Alper Ülgen, Bayramiç Yeniköy girişimini anlatıyor.
1. Akdeniz Bölgesel Permakültür Buluşması’nda Mustafa F. Bakır ve Saydam Beyazıt Marmariç’i anlatıyor.
10 Şubat 2011 tarihinde TRT-Okul kanalı Ayak İzimiz programının, Turkiye Permakültür Araştırma Enstitüsü’nde gerçekleştirilen ‘Permakültür’ konulu bölümü.
![]() |
Üç yıl önce, permakültür temelli sürdürülebilir bir yaşam kurma hayalini gerçekleştirmek için, ailemle birlikte rahat memuriyetlerimizden ayrılıp Victoria kırsalına taşındık.
Yerleşik bir permakültür bölgesi / köyündense geleneksel bir kırsal çevreye yerleşmeyi seçmemizin nedenlerinden biri, permakültür için “yeni cepheler açmak” idi. “Eğer biz bunu burada yapabilirsek herkes her yerde yapabilir!” diye düşünüyorduk. Belki de bu yanlış bir seçimdi, özellikle de liderlik yapma konusundaki isteksizliğim düşünüldüğünde – yaparak göstermenin ötesinde düşünmek benim için zordur. Bazı açılardan belki de bir niyetli topluluk benim için daha iyi bir seçenek olabilirdi, fakat şimdi bu yoldayım. Sistem, ondan kaçmak için hala para kullanmamızı gerektirdikçe, harekete geçmek gittikçe daha da zorlaşıyor. Yayılmaya yeri olmayan kapalı bir toplulukla tatmin olur muydum olmaz mıydım, onu da bilmiyorum.
Değişikliği etkilemenin en iyi yolunun, dünyada görmek istediğiniz değişikliğin kendisi olmak olduğuna inanırım. Yıllarca Gandhi’nin bu meşhur sözü üzerine derin derin düşündüm ve daha fazla düşündükçe, ardında yatan gerçekliğin daha detaylı bir şekilde farkına varıyorum. Gandhi’nin bilgeliği benim permakültür pratiklerine yaklaşımımı şekillendirmiştir. Eğer yaparsam ve bütün kalbimle yaparsam o zaman insanları etkileyebilirim ve sonuçta onların başkalarını ve en nihayetinde dünyayı etkilemelerine yol açabilirim. Buna hala inanıyorum ama zaman zaman, “serinle dostum!” diyerek kendisini güneşe fırlatan bir kartopundan başka bir şey değilmişim gibi geliyor. Bu bireysel edilgen yaklaşım yeterli değilmiş gibi geliyor.
![]() |
Şubat ayının son ya da Mart ayının ilk günleriydi sanırım. Altı saat pedal çevirdikten sonra köye vardım: Kan ter içinde mutluluk… Kapıyı çaldım ama açan yok. Birkaç dakika sonra bir traktör geldi ve Erkan abi ile tanıştık. Heyecanlıydım biraz, çünkü ilk gönüllülük hikâyem başlıyordu…
Yapılacakları dinleyerek etrafı gezmeye başladık. SGP projesi için köyde uygulanması gerekenler ve yetiştirilecek işler… Ertesi gün Mustafa abi ve diğer Marmariç sakinleri geldi. Daha ikinci gün bir masanın etrafında 13 kişiydik. Biraz soba, biraz insanlar; ısındı hemen ortam…
İnsanları, hayvanları ve doğal hayatı eş zamanlı destekleyen, sağlıklı ve bereketli yaşam alanları yaratan, çözümler üreten bir tasarım sistemi olan Permakültür’den geçtiğimiz aylarda bahsetmiştim. Bu ay sizi permakültürü bir yaşam felsefesi olarak benimsemiş ve hem yurtiçi hem de yutdışında çeşitli permakültür projelerinde danışmanlık yapan Mustafa Bakır ile tanıştırıyorum. Bakır bizlere, kendi öyküsünü, permakültürle ilgili Türkiye’de yapılan çalışmaları ve eğitimleri anlattı. Yaşamını artık Marmariç‘te sürdüren Bakır, Avustralya Permakültür Araştırma Enstitüsü işbirliğiyle Türkiye Permakültür Araştırma Enstitüsü’nün Marmariç’te kurulması konusunda da çalışmakta.
Bu söyleşiden kısa olarak İnfomag Nisan sayısında köşemde bahsetmiştim. Bu hali ilk defa alternatifkarma‘ya özel. Mustafa Bakır’ın permakültür gibi bir konuyu yaşamına tamamen entegre edip, bu yola gönlünü koyarak destek verdiği projelerin her birimize örnek olmasını diliyorum. Keyifli okumalar!