Sizin İçin Doğru Araziyi Bulmak

Her permakültürcü bir noktada bir araziye yerleşmeyi düşünür. Ve aramızdaki bazı çetin ceviz göçebeler haricinde hepimiz öyle ya da böyle bir yerlerde yaşamak zorundayız. Üstünde yaşayacağınız araziyi permakültür bakış açısından nasıl seçersiniz? İster dönümlerce büyüklükte olsun ister ufak bir şehir arsası, size uyacak bir arazi parçasını akıllıca değerlendirebilmek, konforlu bir yaşamın ve arazi arayışındaki hedeflerinizi karşılayabilmenin anahtarıdır.

Arazi seçiminde bazı iyi kararlar aldım ve yine o kadar da iyi olmayan başka kararlar da aldım. Yaşayacak bir yer arama sürecinde olan pek çok kişiyle de vakit geçirdim ve bazı önemli dersler edindim. Bu dersler herkes için geçerli olmayabilir elbette ama bu basit ilkeleri göz ardı etmeden önce hiç değilse yeterince düşüneceğinizi umuyorum.

(daha&helliip;)

Permakültür 101

Bu videoda permakültür uzmanı Penny Livingston-Stark, doğal sistemlerin bize nasıl daha iyi tasarım yapmayı öğretebildiğini anlatıyor. Toprakla birlikte çalışmayı öğrenmek sadece daha sağlıklı bir çevre sunmakla kalmaz aynı zamanda o toprağın üzerinde yaşayan insanları besler de.

(Altyazı: Yasin Sancak)

Carlotta Werner ile Rocket Stove Kursu Tamamlandı

Marmariç’te 27-28 Ağustos 2011 tarihleri arasında Carotta Werner ile yapılan “Verimli Odun Soba ve Ocakları” kursundan görüntüler.

Ürdün’de Permakültür Uygulaması (Greening the Desert)

Greening the desert videosu, dünyanın en kötü tarımsal senaryolarından birinde, Ürdün’de çölleşmiş bir arazide Geoff Lawton ve yerlilerin yaptığı permakültür uygulamalarını ve sonuçlarını anlatıyor. Permakültürün çevreyi ve yaşamlarımızı nasıl değiştirebileceğine dair güzel bir örnek görmek için videonun 5 dakikalık bölümünü aşağıda izleyebilirsiniz.

(Altyazı: Yasin Sancak)

Ekolojik Mimari Atölyesi

Sıcak da oldu, yağmur da yağdı, dolu da…

Bazen yeterli iş aleti olmadı, bazen yemek çabuk bitti, sona kalanlara çorba pişti.

Sonra eller ayaklar çamurla yoğruldu, kalplerimiz ruhlarımız da birbiriyle, yıldızların altında yaradılışa şarkılar söylendi hep beraber, seslerimiz göğe yükseldi döne döne, evrenin kimbilir hangi köşesine sevgi ve umut mesajlarını taşıdı.

Bir rüya mıydı yaşanan diye soruyorum kendime. Neyse ki birlikte yaşanan bir haftanın sonunda ortaya çıkmış, göze görünür, elle dokunulur ortak üretimler var; bunlar, yaşadığımız inanılmaz güzel tecrübenin gerçek olduğunu hatırlatıyor bana…

4-11 Haziran 2011 tarihlerinde, 5 farklı ülkeden 60 kişi Kazdağı?nnda ?Ekolojik Mimari ve Doğal Yapı Atölyesi?nde buluştu. Organizasyonunu ve kolaylaştırıcılığını benim üstlendiğim, Penny Livingston Stark ve Janell Kapoor?un eğitmenliğini yaptığı atölye Kazdağı?nda, Bayramiç?e bağlı Muratlar Köyü?nün Yeniköy mevkiinde Bayramiç Yeniköy grubunun arazisinde gerçekleşti. Grubun ağırladığı ilk etkinlik civar köylerin ve yerel halkın dikkatini çekti, hatta Bayramiç Belediye başkanı da etkinliği ziyaret edenler arasındaydı.

(daha&helliip;)

Doğanın Alfabesiyle Tasarlamak: Permakültür

Bu yazı ilk olarak Arredamento Mimarlık Dergisi’nin Mart 2011 sayısında yayınlanmıştır.

İnsan etkinliğinin önemli, ayırt edici, belirleyici bir kısmı “enformasyonun” kodlanması ve bu kodların okunması ile ilgilidir. Eğitim, başka pek çok niteliğin ve işlevinin yanında, yetişmekte olan bireyin içinde büyüdüğü toplumun yaşantısına katılıp katkıda bulunmasını sağlayacak kod okuma ve oluşturma becerilerinin aktarılması olarak tanımlanabilir. Benzer bir şekilde sanat, tasarım ve mimarlık, başka pek çok niteliğin ve işlevin yanı sıra, aynı zamanda bir kodlama edimi olarak görülebilir. Bu kodlama sürecinde, bilgimizi veya maalesef cehaletimizi kodlarız.

Bilgimizin en önemli kaynağı ise kendimiz ve çevremizle ilgili gözlemlerimizdir. Bu süreçte, “büyük öğretmen” doğadan öğreniriz.

Altın oranın bol bol örneklendiği Vitruvius Adamı

Doğal olguların gözlenmesi ile elde edilen bulgular, bunların altında yatan işleyiş ilkelerini kavramamızı kolaylaştıracak sadelikte formüllere büründürüldüğünde insan aklı rahat eder.Doğal olguları ve formları geometrik şekiller vasıtasıyla temsil etmek, sadece onları nitelik ve nicelik bakımından kavramak isteyen fizikçilerin değil, tasarımcıların, mimarların ve sanatçıların da uğraş alanına girmiştir. Zira etrafımızdaki nesnelerin insan ölçülerine ve/ veya doğada gizli ölçülere/oranlara göre tasarlanmış olmaları, bizi rahat ettiren unsurlardan biridir. Ayrıca, doğanın işleyişi ve evrendeki yerimiz hakkındaki bilgimiz ve sezgilerimiz bu yolla ifade bulmaktadır.

Örnek vermek gerekirse, doğada çok sık rastlanan altın oran (yaklaşık 1,618) kodunu – biz sezsek de sezmesek de – etrafımızdaki birçok tasarım ürününde bulmak mümkündür.

Sayıların, geometrinin, varoluş sırlarını bize fısıldayacakmış gibi göründüğü en çarpıcı örneklerden biri, Vitruvius?un adeta bir bilmece gibi ortaya koyduğu, insan bedeninin tüm parçalarını birbiriyle ilişkilendirmekle kalmayıp insanı bir kare ve daire içine yerleştirmek suretiyle gökyüzü (ilahi) ve yeryüzü (dünyasal) arasına konuşlandıran tarifinden yola çıkan Leonardo da Vinci’nin gerçekleştirdiği çizimdir.
(daha&helliip;)